Turizmde çeşitlilik mi?
Çeşitlilik nedir, ne anlama gelir?
Piyasa jargonunda bunun anlamı ortaya karışıktır. Yani tüm tat ve kokuların birbirine karıştığı tabak.
Bunun nedeni yaratıcılık ve icat bakımından yeterli olunmaması olabilir mi?
İşin özünde yaratıcılık ve icat tek şeye bağlıdır; gereksinim/ihtiyaç/istek.
Hem turizm hem de yiyecek içecek sektörlerinde büyük bir hantallık var. İşin kolayı olan kopyala yapıştır tekniği genelde benimsenen ve tepe tepe kullanılan bir yöntem.
Hâlbuki her iki sektörün de atılımı sadece sürekli yenilikler ve buluşlarla oluşabilir.
Turizmde betona boğulmuş ve neredeyse tek tip, doğallıktan uzak tesisler yapılmıştır ve halen aynı sistemle yapılmaya devam edilmektedir. Önceki yazılarımda da birkaç kez bahsettim, dünyadaki turizm eğilimi “sürdürebilirlik” temasına geçti ve şu anda biz 15 yıl gerideyiz. Bunun anlamı dünyadaki bilinçli turistlerin başka hedef ülke ve tesisleri seçecekleridir.
Sürdürülebilirlik kavram ve uygulanması bakımında biraz ağır gelebilir çünkü kolaycılık daha revaçta. Bu nedenle belki de onu hedef olarak belirleyip ve geçiş dönemi için eko-turizm her yönü ile devreye sokulabilir. Buradaki kavram kargaşasının önüne geçerek yeni modeller ve bize özgü motifler kullanmak yerinde olacaktır. Eğer bu yol seçilebilirse, bir şekilde turizmin kitlesel ve doldur boşalt değil ama daha özgün yolları önümüze açılacaktır. Önceki yazılarımda bahsettiğim yerel ağırlıklı ancak tam donanımlı modern yapının kurgulanması fayda getirecektir.
Muğla ve civarındaki SİT alanlarını ve ormanları ortadan kaldırıp denize sıfır beton tesisler yapmanın turizm camiasında dikkat çekmemesi yadırganmalıdır. Salda Gölü ve daha pek çok doğal zenginlikler birkaç kendini bilmez tarafından yok edilmiştir ve geri getirilemez. Bunun ülke turizmine zararını dile getirecek bu camiadan para kazanan tek kişi yok mudur? Yoksa var da ses mi çıkarmıyorlar?
Buna ilave olarak küresel çevre sorunlarını yerelde halletmenin usullerini de teknik ve mühendislik olarak kurgulamak gereklidir. Rahmetli Hayrettin Karaca 20 yıl önce çölleşmeden bahsetti ve kimse dinlemedi ama şimdi bunu şiddetli olarak yaşamaktayız. Kısa erimde neler yapılabilir sorgulamasını tüm turizm camiasının yapması ve ivedi tedbirler alınması önemlidir. En kolay iki yöntem önermek isterim. Birincisi, golf sahalarını 2-3 yıl durdurmak ve kesilen ağaçlar yerine yenilerini ekmek. Böylece ekolojik geri dönüşüm başlayacaktır. Benzer şekilde yanan orman alanlarının betona dönüşümü durdurulmalıdır. İkinci olarak tüm tesislerde enerji ve su geri dönüşümüne olanak verecek düzenekler hayata geçirilmelidir. İlave olarak her tesisin kendine yetecek gıda üretim bölümleri kurgulanması çok büyük değişim ortaya çıkartacak güçtedir.
Benzer sıkıntı yiyecek içecek kısmında da geçerli. Çok bilen çok ünlü yıldız kişiler ile gastronomi anlamı yitirildi ve sıra Türk mutfağına geldi. Bol hamaset ve üstten bakış ile atıp tutanı mı ararsın, birbirinden çalıntı yemek tariflerini mi, yabancıdan aşırma usuller mi? Saymakla bitmez. Dünyanın vejetaryen beslenecek alt yapıyı oluşturmak için çalıştığı mutfaklarda bizdeki kadim tariflerin eline su dökemez ama bunu ortaya çıkartacak, tanıtacak alt yapı ve insan kaynağı eksik. Öyle ki Michelin’i bile yerli ve milli yaptık iyi mi? Diğer taraftan içecek kısmında zengin üzüm çeşitlerinden şarap ve türevleri üretimi yapılabiliyor mu? Rakı ve bira ne durumda? Nerede yiyecek içecek kısmındaki yaratıcılık ve icatlar? Ne yazık ki yok. Tembellik, kolaycılık ile yattığımız yerden bir sağa sonra sola dönüp dünyayı devirdiğimizi sanıyoruz. Kim bilir, belki de!
Otel ve yiyecek içecek kısmında ileriye gidiş olması için diğer bir faktör ise ekonomi veya alım gücü olarak karşımızda duruyor. Sadece turiste yönelik bir sektör olabilir mi? Oluyor, hem de 1980’den beri çarpık ve aksak bir yapı devam ediyor. Yerli misafir kavramını iyi tanımlamak ve halkın tesislerden faydalanmasına yol açacak sistem kurgusu gerekli ve şarttır. Bu yapılırsa sadece turizm sezonunda fiyat kırıp kaliteyi düşürerek ucuz turist saplantısını bitirmemiz önemli bir şarttır.
Çeşitlilik örneğinden bir tanesi Airbnb ve Uber olarak karşımızda duruyor. Bunları alt yapı ve yasal bir statüye oturtarak gelişimi sağlamak ve hem denetim hem de kontrolü elde tutmak önemlidir. Mevcut durumda yasa olmadığı için boşluklardan bunların benzerleri ortaya çıkıyor ve piyasa denetlenemiyor. Her iki sistemin özellikle turizm camiası tarafından itina ile ele alınması büyük fayda getirecek niteliğe sahiptir. Çünkü cezbedici seçenekler sunarak yelpaze genişletiliyor. Ayrıca kısa süreli kiralamalar ana gövdenin dalları, yaprakları gibidir. Yani turizme katkı yapacak ögelerdir.
Turizm ve yiyecek içecek sektörlerinin birlikte birbirine destek vererek güçlü ve kuvvetli yapılara sahip olması tüm paydaşların akılcı yöntemlerle daha kazançlı bir düzleme geçmesi dolayısıyla bu hizmet ağırlıklı sistemin gereklerini daha iyi anlayacak ve yansıtacak yenilikleri de beraberinde getirecektir. Bu konularda kafa yormak ve projeler geliştirmek zorunluluğu vardır.