Ersoy’un turizm şehirlerindeki belediyelere dönük eleştirileri haklı mı?
Ak Parti’de Akdeniz ve Ege’deki kıyı şehirlerinin koordinasyonu Mehmet Nuri Ersoy’a verildi. Oturduğu Bakanlık koltuğu ve mesleği icabı, bölgeye turizmle ilgili vaatlerde bulunuyor, oradaki kendi partilerinden olmayan yerel yönetimleri tembellikle, iş yapmamakla, turizme yeterince önem vermemekle suçluyor.
Örneğin Antalya Büyükşehir Belediyesi’ni alt yapı yatırımlarını yapmamakla suçluyor. Belediyenin yapmadığı alt yapı işini, görevi olmadığı halde, Kültür ve Turizm Bakanlığının yaptığını söylüyor. Toplantıdaki turizmcilere ‘Belediye başkanlarına ve adaylarına turizm master planınız var mı diye sorun.’ diyor, olmamasının büyük bir eksiklik ve ihmal olduğunun altını çiziyor. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, en son Bodrum’da düzenlediği toplantıda, Ege’nin turizmden ancak yüzde 10 pay alabilmesinin düşündürücü olduğunu ifade etti.
Bakan Ersoy’un söylemlerinde bölgelerde yaşanan sorunların muhalif partilere mensup belediyelerden kaynaklandığı; kendi adaylarının seçilmesi durumunda tüm sorunların çözüleceği iddiası hakim.
Muhalif partilere mensup belediyelerin iyi çalıştıklarını, halkçı belediyecilik yaptıklarını iddia edecek değilim. Türkiye’de, başta iktidar partisine mensup belediyeler olmak üzere, hemen hiçbir belediyenin gerçek anlamda kent ve halk adına belediyecilik yaptığını düşünmüyorum.
Ancak konunun farklı bir noktasına temas etmeden geçemeyeceğim, ki yazının asıl konusu da bu; Dünyanın yüzlerce şehrinde toplanan ve o şehirlerin özellikle turizmden kaynaklanan tahribatlarını gidermek, kentin alt yapısını geliştirmek, gerektiğinde kenti tanıtmak için kullanılan şehir vergisi (City Tax – bizdeki adı Konaklama Vergisi) Türkiye’de neden turizmin tüm yükünü çeken yerel yönetimlere değil de merkezi idareye aktarılıyor?
O para merkezi idareye aktarılıyorsa, o zaman merkezi idarenin turizm şehirlerine alt yapı yapması kadar doğal ne olabilir? Kaldı ki, Bakanlığa bağlı DÖSİMM’in önceki yıllarda turizm bölgelerinde yaptığı arıtma tesisi yatırımları da var. Yani Turizm Bakanlığı ilk defa arıtma tesisi yapmıyor. Örneğin Bakanlığa bağlı DÖSİMM tarafından yapılan ve TURAŞ tarafından işletilen Belek 1 ve Belek 2 arıtma tesisleri, daha 2016 yılında Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne devredildi.
Kaldı ki Bakanlık bu yatırımları bilabedel yapmıyor. O arıtma tesisinin gelirleri 27 yıl boyunca Kültür ve Turizm Bakanlığına aktarılıyor.
Belediyelerin turizme gerektiği kadar önem vermesini, alt yapı yatırımlarını ivedilikle yapmasını, kente ilişkin turizm master planı hazırlamasını istiyorsanız, ona gerekli kaynağı sağlamalısınız. Yılda 16 milyon turist gelen Antalya’ya, 2,7 milyon nüfusa, 1,4 milyon turist alan Bodrum’a 200 bin nüfusa göre ödenek verilirse orada işler elbette yolunda gitmez.
Toplanan konaklama vergilerinin kentlerde bırakılmasını sağlamak, belediyelerin yapmadığı/yapamadığı işleri üstlenmekten daha kolay. Bu nedenle önce bu kaynağın yerelde kalmasını sağlamak, buna rağmen alt yapı yatırımları yapılmıyorsa o zaman belediyeleri suçlamak daha doğru diye düşünüyorum.